30 Kasım 2013 Cumartesi

Kimyonlu biftek

Aslında bu tarif iki gün önce yazılmak için planlanmıştı ama önce araya Emily Berry girdi, sonra da dün bloga yazmaya başladığımda beri ilk defa bilgisayarın başına oturacak vakit bulamadım. Çok hayırlı işlere gitti vaktim, o yüzden kendimi hiç suçlu hissetmiyorum açıkçası :). Kimyonlu biftek diye bir tarifin varoluş sebebine gelince: Volkan kimyona bayılıyor. Bir de yapması aşırı kolay :)

Malzemeler
6 dilim biftek
2 bardak domates suyu (ben de evde kendim yapmıştım)
1 kuru soğan
1 tatlı kaşığı acı sos (bunu da)
1 tatlı kaşığı kimyon
1 çay kaşığı zerdeçal
kırmızı biber, karabiber, tuz

1. Önce rondodan geçmiş soğanları biraz kavurup ısınan yassı tenceremize etleri foşlatarak atıyoruz. Etlerin iki yanı da hafifçe kahverengileşinceye kadar pişiriyoruz.


2. Bütün baharatları (tuz hariç) domates suyuna ekleyip karıştırıyoruz ve sosu ete boca ediyoruz.


3. Et suyunu iyice çekip pişince tuzu ekleyip 30 saniye daha ocakta tutuyoruz. Sonra da geçen hafta tariflerini verdiğimi kestane mantarı ve brokoli sote ile birlikte servis ediyoruz.


Ben bu defa yanında servis edeceğim yan yemekler sarımsaklı olduğu için sarımsak koymadım, ama yakışıyor, tavsiye ederim.

28 Kasım 2013 Perşembe

Emily Berry

Aslında bugün size kimyonlu biftek tarifi verecektim ama yaklaşık 10 gündür süren araştırmalarımda dün bir zıplama yaşandı ve bugünün tarifi günlerdir yenmeye çalıştığım bir mücadeleye tokat gibi bir cevap oldu. :).

Mücadele konusu Emily'nin yiyebileceği güzel bir tatlı tarifi yaratmaktı. Melisa ile birlikte geçen haftalarda aklımıza gelen bu fikir günlerdir aklımı kurcalıyordu. Bir kaç büyük hüsrandan ve çöpe giden bir iki düzine topkekten sonra, salı akşamı baz olarak kullanabileceğim bir kurabiye tarifi buldum ve dün akşam Melibom ile denemelerini yaparak son haline getirdik kurabiyeyi. Emily için hazırlandığı ve içinde Goji Berry olduğu için de adını Emily Berry koyduk.

Goji Berry Malatya pazarında ya da başka aktarımsı kuruyemişçilerde bulabileceğiniz bir kurutulmuş bir meyvecik. Kendisi bir süper besin olarak görülüyor ve kurutulurken hiç bir şey eklenmeden kurutuluyor (yaban mersininde falan hep şeker var gençler).

Tibet ve Çin de ilaç niyetine kullanılan ve besin değeri açısından dünyadaki en yoğun meyve olan Goji Berry'nin faydalarına gelince:


  • Bütün meyveler içinde en yüksek protein oranına sahip.
  • Yüksek oranda C vitamini ve bütün sebzelerden daha fazla karotenoid içeriyor.
  • Kalsiyum, selenyum, çinko gibi 21 mineral var içinde ve lif oranı çok yüksek.
  • Ispanaktan 15 kat daha fazla demir  içeriyor.
  • Anti-enflamatuar, anti bakteriyel ve anti fungal.
  • Bağışıklık sistemini güçlendiriyor.
Yalnız çok önemli bir nokta, tansiyon için, diyabet için ya da kan inceltici ilaç kullananların tüketmeden önce mutlaka doktoruna başvurması gerekiyormuş. (Neden bilmiyorum, Onur bizi aydınlatır mısın?)


Malzemeler
2 bardak hindistan cevizi parçacığı
3 yumurta
4 yemek kaşığı bal
1 yemek kaşığı öğütülmüş keten tohumu
1 tatlı kaşığı tarçın
Yarım çubuk vanilya
1 avuç Goji Berry

1. Goji Berryleri 3-4 dakika oda sıcaklığında temiz suda bekletip iyice süzüyoruz. Vanilya çubuğunun içini kazıyoruz. Sonra da bütün malzemeleri bir kaba koyuyoruz.


2. Kurabiye hamuru yoğurur gibi aynı yoğuruyoruz. Malzemeler iyice birbirine karışınca bile normal hamura göre daha gevşek oluyor, merak etmeyin, pişince tutuyorlar birbirlerini.


3. Yassı yuvarlaklar halinde hamuru fırın kağıdı serilmiş tepsiye koyuyoruz.


 4. 180 derecede önceden ısıttığımız fırında 12-15 dakika rengi altın sarısı olana kadar (hep bu ifadeyi kullanmak istemişimdir) pişiriyoruz. Benim fırınım 13 dakika da pişirdi, biraz fırına bağlı o yüzden tam dakika veremiyorum.


Dün yaptığımız ikinci tarifti bu, ilkinde bazı sorunlar çıktı, tekrar bir yapmam gerekiyor. Düzgün olursa ikinci bir tarif daha olacak Emily için. Biz tarifi bulmaya çalışırken sürekli "onu yiyor mu, peki ya bunu? öbürünü de mi yiyemiyor, peki bu?" sorularımıza maruz kalan ve sabır ve neşeyle bizi cevaplayan Erk'e de buradan selam ederim.

27 Kasım 2013 Çarşamba

Kestane mantarı sote

Her Real'e gittiğimizde mutlaka aldığımız bir ürün kestane mantarı. Şimdiye kadar sadece Real'de bulabildiğimiz ve oraya 3-4 ayda bir gittiğimiz için çok sık tüketemiyorduk. Geçen hafta Migros'a %100 keçi peyniri almaya gittiğimde bir de baktım ki, Migros'ta da satılmaya başlanmış. Hem de bir paketi 3.95 gibi bir şey. Hemen attım sepete, içimden Korece şarkılar söyleyerek eve yollandım.

Kestane mantarı bildiğimiz kültür mantarından tat olarak oldukça farklı. Daha yoğun ve gerçekten hafif bir kestane tadına sahip. Bir de pişirirken beyaz kültür mantarı kadar çok su salmıyor.ö

Faydası ne derseniz, demir ve protein açısından çok zengin ve A, B, D ve K vitaminleriyle, fosfor ve bakır mineralleri içeriyor. Bir de işte, çok lezzetli.

Malzemeler
1 paket kestane mantarı
3-4 biber
1 küçük soğan
2 diş sarımsak
1 yemek kaşığı soya sosu (isteğe bağlı)
1 tatlı kaşığı pul biber

1. Önce mantarları soyuyoruz ve kökleri temizliyoruz. Mantarı soymak için şapkasının eteğindeki saçaklardan tutup yukarı, şapkanın tepesine doğru çekiyoruz. Aşağıdaki resimde yarı soyulmuş bir versiyonu var. Ben mantarları yıkamıyorum. Soyup, köklerin çok pis yerlerini kesiyorum. Çok gerekirse bir de ıslak bir kağıt havluyla siliyorum.


2. Mantarları kalın kalın dilimliyoruz. Küçük mantarlar 2 dilim, büyükler 3 dilim gibi düşünün.


3. Soğanları pembeleşinceye kadar kavurup, mantarları de ekliyoruz ve  kahverengileşinceye kadar kavuruyoruz.


6. Çekirdeklerini çıkartıp ince ince doğradığımız biberleri ekleyip kavuruyoruz.


7. Biberler biraz yumuşayınca (aman çok pişmesin eriyiveriyolar) soya sosu, sarımsak ve pul biberi ekliyoruz.

8. Mantarlar soya sosunu çekince altını kapatıp servis ediyoruz.


Biz pek seviyoruz, kırmızı etin yanına özellikle çok yakışıyor.

26 Kasım 2013 Salı

Brokoli sote

Bugün Kore esintileri taşıyan uzakdoğu usulü bir yemek ile karşınızdayım. Tam olarak kökeni neresi bilmiyorum. İçindeki susam ve susam yağı Kore'yi işaret ederken zencefil biraz Tayland havası katıyor. Nereli bilmiyorum ama pek lezzetli olduğu kesin.
Volkan da ben de brokoliyi çok seviyoruz. Genelde buharda haşlayıp karnıbaharla birlikte salatasını yapıp tüketiyoruz ama arada daha hızlı bir şeye ihtiyaç olduğunda bu tarif de mükemmel oluyor.

Brokolinin faydalarına hiç girmiyorum, bir dönem Türk televizyonlarında cıcığı çıkartıldı. Merak ediyorsanız, google'a "brokolinin faydaları" yazın binbir tane site çıkacak karşınıza.

Malzemeler
1 demet (baş?) brokoli
1 yemek kaşığı susam
2 diş sarımsak
1 parmak boğumu kadar zencefil
1 yemek kaşığı susam yağı
1 yemek kaşığı soya sosu  (glutensiz)
2 kaşık zeytinyağı
Yarım bardak su

1. İlk olarak 1 yemek kaşığı susamı küçük yağsız bir tavada kahverengileşene kadar kavuruyoruz. Aman diyorum başından ayrılmayın, hemen oluyor zırt diye yanıyor susam arkadaşlar.


2. Yarım bardak su, soya sosu ve susam yağını karıştırıp bir kenara koyuyoruz. Ben susam yağını aktardan almıştım, siz şuradan da alabilirsiniz.


3. Minik minik parçalara ayırıp yıkadığımız brokolileri zeytinyağıyla birlikte tavada çevirmeye başlıyoruz.
(Brokolileri bu kadar minik yapınca artakalan kökleri atmaya kıyamazsanız benim gibi, sebze çorbasında kullanabilirsiniz.)

4. Zencefili bıdık bıdık doğruyoruz.(Bu esnada brokoliler yanmasın dikkat edin)


5. Tavanın ortasında yer açıp burada zencefil ve sarımsağı birlikte kokuları çıkana kadar kavuruyoruz.


6. Hazırladığımız sosu da ekleyip bütün tavadaki herşeyi karıştırıyoruz.


7. Tavanın ağzına bir kapak kapatıp kısık ateşte brokoliler yumuşuyana kadar ve suyun çoğunu çekene kadar pişiriyoruz. Biz fazla yumuşak sevmediğimiz için bizim evde bu işlem 2-3 dakika sürüyor.

8. Brokolileri bir tabağa alıp, önceden kavurduğumuz susamı ekleyerek servis ediyoruz.


Bu yemek Kore yemeği mi bilmiyorum dediğim gibi ama Korelilerin yan yemek (Banchan) konseptine fazlasıyla uygun. Izgaraların yanında rahatlıkla servis edebilirsiniz. Üstelik hazırlaması da yarım saati geçmiyor.

25 Kasım 2013 Pazartesi

Kaju sütü

Pek sevgili okurlar, bir pazartesi günüde daha bir süt tarifiyle karşınızdayım. Geçen hafta evde badem bittiği ve ertesi sabaha kahvaltıya smoothie yapacak süt kalmadığı için evdeki kajuları kullanarak süt yapmaya karar verdim. Über lezzetli oldu, herkese tavsiye ederim. 

Kaju sütünün faydalarına gelince

  • İyi bir B vitamini kaynağı
  • İyi bir bakır ve magnezyum kaynağı
  • Kalp dostu
  • Kolesterol içermiyor.
Malzemeler
1 bardak çiğ kavrulmamış kaju
4 bardak su
Islatmak için bir miktar daha su

1. İlk önce kajuları minumum 6 saat suda bekletiyoruz. 1 gün bıraksanız daha da süper olur.


2. Suda beklettiğimiz kajuları iyice yıkadıktan sonra 4 bardak suyla beraber blendera koyuyoruz ve yüksek hızda paralıyoruz.


3. Karışım aşağıdaki hale gelene kadar paralamaya devam ediyoruz.


4. Kajuları kap tel süzgeç tülbent üçgeninden süzüp, iyice sıkarak suyunu çıkartıyoruz.


5. Ağzı kapalı kavanozlara koyup buzdolabında saklıyoruz.


Kaju sütü badem ve hindistan cevizi sütlerine göre daha nötr bir tada ve daha yoğun bir kıvama sahip. Posasından yapılacak bir tatlı tarifi de verecektim ama rondom bozulduğu için o başka bir bahara kaldı.

24 Kasım 2013 Pazar

Fırında tatlı patates

Kore usul kabak postunda da bahsetmiştim, Kore kültürüne merakım ve sevgim dağları aşmış durumda (haftaya da Korece sınavım var, çok gerginim. Kore yapım olarak izlediğim şeyler sadece dizilerle sınırlı değil. Yemek programları, talk showlar, yarışma programları... Listemde ne ararsanız var. Bütün bu programlarda fark ettiğim bir şey de Korelilerin tatlı patatesi oldukça fazla tükettikleri oldu. Daha öncesinde de Canan Karatay'ın kitabında tatlı patatesin yenebilir bir besin olduğunu okumuştum. Bundan kelli, tadını çok merak ediyordum ama Türkiye'de bulamamıştım, ta ki İpek Hanım'ın çiftliğinden alışveriş yapmaya başlayana kadar. Son bir aydır bizim buzdolabından tatlı patates eksik olmuyor. İlk aldığımda biraz şaşırmıştım, çünkü Kore'de yenen tatlı patatesin rengi turuncu ama bana gelen tatlı patates sarımsı bir beyazdı. Sonradan öğrendim ki bir kaç farklı çeşidi varmış, renkleri farklı olsa da besin değerleri ve tatları hemen hemen aynıymış.

Tatlı patates tat olarak bildiğimiz patatese aşırı benziyor, sadece daha tatlı, bence daha da lezzetli. Faydaları da şöyle:
  • Yüksek miktarda B6 vitamini içeriyor. Bu özelliğiyle vücutlarımızdaki kimyasal homosistein'i azaltıyormuş ve dolayısıyla kalp krizlerini önlemede yardımcıymış.. Bu asi gencin ne olduğu bilmiyorum ama dejeneretif hastalıklarla ilgisi olduğundan pek arkadaş canlısı olmadığını düşünüyorum. 
  • İyi bir C vitamini kaynağı. Hem bağışıklık sistemini güçlendiriyor hem de kolajen üretimine yardımcı olarak cildin elastikiyetini korumasına yardımcı oluyor.
  • O kadar şahane bir A vitamini deposuki, 100 gr. tatlı patates bir günlük A vitamini ihtiyacınızı karşılıyor.
  • Tatlı patates D vitamini içeriyor. D vitaminin ruh haline, enerji seviyesine, kemik sağlığına, sinirlere, cilde ve dişlere faydası var. Bir de evlerden uzak D vitamini eksikliğinde kilo vermek zorlaşıyor.
  • İyi bir demir kaynağı. 
  • Bol miktarda magnezyum içeriyor. Magnezyum damar, kan dolaşımı, kemik, kalp ve sinir fonksiyonlarına yardımcı. Üstelik aldığınız diğer vitamin ve minerallerin işlenmesine de yardımcı oluyor.
  • Potasyum içeriyor. Potasyum kalp atışlarını ve sinir sinyallerini düzenliyor. Böbrek fonksiyonlarını da düzenliyormuş.
  • Tattlı patates adı gibi tatlı olmasına karşın içerdiği şeker kan dolaşımına yavaş bir şekilde karışıyor ve böylece uzun süreli ve dengeli bir şekilde enerji sağlıyor.
  • Yüksek miktarda beta karoten içeriyor. Bu sayede gözlerimi ve bağışıklık sistemimizi güçlendiriyor ve kanser ve yaşlanma etkilerine karşı mücadele ediyor.
Tatlı patates o kadar mucizevi bir yiyecek ki, Afrika'da açlık sorununa bir çözüm olarak üretilmesi için kampanyalar düzenleniyor. O kadar söylüyorum.

Malzemeler
4 tatlı patates
2 yemek kaşığı zeytinyağı
1 yemek kaşığı kırmızı biber
1 tatlı kaşığı zerdeçal
1 tatlı kaşığı tuz
1 çay kaşığı karabiber 
1 tutam tuz

1. Önce tatlı patatesleri soyup iyice yıkıyoruz ve küp küp doğruyoruz.



2. Küp küp doğranan patatesleri diğer bütün malzemelerle iyice karıştırıyoruz. Zerdeçal parmakları boyadığı için ben bu işlemi eldiven ya da elime geçirdğim bir buzdolabı poşetiyle yapıyorum.


3. Tatlı patatesleri fırın kağıdının üzerine tek kat olacak şekilde yayıyoruz ve önceden ısıtılmış 180 derece fırınının orta katında 30 dakika pişiriyoruz.


3. Bu kadar! Bundan sonra size kalan afiyetle yemek.


Ben genelde hafta sonları böyle bir tepsi yapıp dolaba atıyorum ve hafta içi kahvaltılarında omlet yaparken kullanıyorum. Eğer yemeğin yanına yapmak istersem de, biraz daha iri küpler halinde kesip, fırından çıkarmadan önce bir 5 dakika daha fırının en üst katında pişiriyorum. 

23 Kasım 2013 Cumartesi

Göz ve gece kremi

Bir önceki post da bahsettiğim gibi bugün bir konuk yazarımız var. Pek sevgili iş arkadaşım Hatice güzelliğinin sırrını bizimle paylaşmayı kabul etti ve bugün bize 2 dünya kolayı krem tarifi verecek.

Sözü Hatice'ye bırakmadan önce, biraz arkası yarın havası yaratmak istiyorum. Önümüzdeki hafta benim bütün bu yemek işlerine bulaşmama neden olan, her fırsatta hayatıma bir güzellik katan, on parmağında yüzbin marifet pek sevgili ve şahane Görgün Yılmaz (hayır Hatice ile kardeş değiller) pek süper bir yemek tarifiyle konuk olarak gelecek. Heyecanla bekleyiniz. :) Evet efendim, buyrunuz:

Burcu’nun sağlıklı ve bir o kadar da leziz tariflerine sizler gibi ben de bayılıyor ve her defasında yapmak için sabırsızlanıyorum. Bir tarif de benden gelsin;
Yalnız bu leziz bir yemek değil de bir gece kremi  üstelik de isterseniz yemenizde de bir sakınca yok 
Madem vücudumuza  ve sağlığımıza dikkat ediyoruz  cilt güzelliğimiz için de sağlıklı, pratik, organik  ve en önemlisi  hesaplı  kremimizi neden kendimiz yapmayalım diye araştırmıştım vakti zamanında..
 Şu an yaklaşık bir buçuk yıldır aralıklarla kullanıyorum ve çok memnunum sonuçlarından. Yıllardır organik diye kremlere verdiğim o uçuk fiyatlar aklıma geldikçe de gülüyorum. Üstelik yapacağımız bu kremin raf ömrü de öyle birkaç ayla sınırlı değil.

Gece kremi

Malzemeler
15 ml Hindistan cevizi yağı
3 damla aloe vera yağı  (jeli de olur)
1 adet 400I.U. luk E vitamini kapsülü 
Eski bir göz kremi kutusu

1. Tüm malzemeleri karıştırın. 


Aynı malzemelerle göz kremi yapmak da mümkün

Göz kremi için malzemeler
10 ml Hindistan cevizi yağı
1 adet 400I.U. luk E vitamini kapsülü
Eski bir göz kremi kutusu

1. Tüm malzemeleri karıştırın.



Gramajların çok küçük olduğuna bakmayın gece kremini de göz kremini de tırnak ucumuzla koyacağımız için bitmek bilmiyor. Gece kremini sürmeden önce elimizde biraz ısıtıp sürmemiz daha iyi sonuç verecektir.  Göz kremi ise hepimizin bildiği dairesel hareketlerle göz çevresine yediriliyor.   
Umarım sizler de bu kremi keşfetmiş olmaktan mutluluk duyarsınız 


Hatice'ye zaman ayırıp bu tarifleri bizimle paylaştığı için çok teşekkürler. Gece kremi havalar ısındığı zaman biraz ağır olabilir, son olarak onu da hatırlatayım. Ben eski nemlendiricimi de yazın daha hafif bir versiyonuyla değiştiriyordum. Aynı hesap. Ama diğer 3 mevsim rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Fındıklı çikolata

Bu evde ikinci çikolata denemem. İlkinde sade yaptım, o da iyiydi ama bir fındıklı çikolata hastası olarak bu ikinci tarifi yazmak zorunda hissettim kendimi. Kabul ediyorum bir nuss beisser olmuyor (en sevdiğim fındıklı çikolata markası) ama yine de oldukça tatmin edici ve içinde abuk subuk hiç bir şey de yok. Üstelik ana maddesi hindistan cevizi yağı! 

Daha önce hindistan cevizi yağının muhteşemliğine şöyle bir dem vurmuştum, bu gün biraz daha derinlemesine yazacağım zira, bir sonraki post da konuk yazarımız Hatice Yılmaz, bize hindistan cevizinden gece kremi ve göz kremi yapmayı anlatacak :)

Yenildiği zaman:
  •  Hindistan cevizi yağı bol miktarda antioksidan içeriyor ve bu sayede vücudun temizlenmesine ve genç kalmasına yardımcı oluyor.
  • Bağışıklık sistemini ve kalbi destekliyor.
  • Metabolizmayı hızlandırıyor (olley)
  • İnsülin direncine karşı koruyor.
  • Şekere aş ermeyi engelliyor.
Sürüldüğü zaman:
  • Müthiş bir nemlendirici el kremi, saç maskesi, saç kremi ne istersen oluyor
  • İnce kırışıklıkların düzelmesine yardımcı oluyor.
  • Dudak çatlaklarına birebir.

Son olarak da hindistancevizi yağı, yüksek ısılarda bile bozulmadan yemek yapmannızı sağlıyor, bu yüzden de çok sağlıklı. 

Malzemeler
2 yemek kaşığı hindistan cevizi yağı
2 yemek kaşığı saf kakao
1 tatlı kaşığı bal
yarım bardak kavrulmuş fındık (ben evde fırında kavurdum)

1. Hindistan cevizi yağı oda sıcaklığında katı halde. O nedenle öncelikle onu sıvı hale getirmek için kaynar su dolu bir kabın içine başka bir kapla koyuyoruz.


2. Benmari usulü (bkz. kap içine kap) erittiğimiz hindistan cevizi yağı aşağıdaki gibi görünüyor. Ben yağ kızmasın istediğim için böyle yapıyorum, yoksa direk bi tavaya atıp da eritebilirsiniz.


3. Erişimiş hindistan cevizi yağının için kakao ve balı koyup iyice karıştırıyoruz, ipeksi bir karışım elde dene kadar.

4. Silikon kaplara kavurup kabuklarını temizlediğimiz fındıkları koyuyoruz (bunu nasıl yaptığımı başka bir postta anlatacağım).


5. Çikolata karışımını fındıkların üzerine döküyoruz. Ben ilk ikisinde ayarı kaçırdım ama bence ince dökmek daha iyi.


6. 15-20 dakika buzlukta beklettiğimiz fındıklı çikolataları çıkartıp kalıplardan ayırıyoruz. Ağzı kapalı bir kapta buzdolabında muhafaza ediyoruz.


Eğer işin içine fındık karıştırmazsanız sade çikolata olarak da hayatına devam edebiliyor bu karışım. Bugün çok çikolata modundaydım ama bir dahaki denemem de biraz daha janjanlı bir şey yapmayı düşünüyorum. Sizinle de paylaşırım tabi ki :).

Son olarak dikkat edilmesi gereken bir nokta: bu çikolata elinizin sıcaklığıyla hemen eriyiveriyor, peçeteyle servis etmek en iyisi.

22 Kasım 2013 Cuma

Muzlu kek

Geçen hafta pazartesi günü Volkan iş için Diyarbakır'a gideceği için sabahın köründe  yola çıkacaktı, ben de kahvaltıda hop diye yiyecek bir şeyi olsun diye tarif aramaya başladım. Önce tamamen hindistan cevizi unundan haşhaşlı ve limonlu bir topkek yaptım. Korkunç oldu. Önce süper kabardı, sonra içine çöktü, kürdan temiz çıkmasına rağmen üstü pişmiş ama altları ıslak ıslak ve çiğ gibiydi. Çok, çok kötüydü. Ama yılmadım, evde duran muzları kullanarak aşağıdaki tarifi yaptım. Oldukça başarılı oldu. Volkan da ben de bayağı beğendik.

Malzemeler
3 olgun yerli muz
3 yumurta
Yarım bardak zeytinyağı
3/4 bardak badem unu
1/4 bardak hindistan cevizi unu
1 bardak kırılmış ceviz
2 yemek kaşığı bal
1 çay kaşığı tarçın (tepelememsi)
3/4 çay kaşığı karbonat (silme)
Yarım çay kaşığı zencefil
1 tatlı kaşığı saf kakao

1. Kuru malzemelerin hepsini bir kapta iyice birbirleriyle karıştırıyoruz.


2. Muzları çatalla ya da püre çatalıyla ayrı bir kapta eziyoruz. Muzların olgun olması önemli, yoksa pek tadı olmuyor.

3.  Yumurtaları köpük köpük olana kadar çırpıyoruz, sonrasında zeytinyağı ve muzları da ekleyerek iyice çırpıyoruz.


4. Karışımı önceden hafifçe yağladığımız silikon kek kalıbına koyuyoruz ve önceden 180 derecede ısıtılmış fırında 45 dakika kadar pişiriyoruz.

5. Soğuduktan sonra kalıptan çıkartıp afiyetle yiyoruz.


Hava almayacak bir şekilde saklarsanız 4-5 gün idare ediyor. Ben resimde gördüğünüz tabakta üzerini streç filmle kaplayarak sakladım. Muzlu ıslak kek gibi oluyor ve hava almazsa o nemi korumaya devam ediyor.

21 Kasım 2013 Perşembe

Zencefil çayı

Sonbaharın başında önce ben sonra Volkan çok fena grip olduk. İlaç, dinlenme, bol su, o, bu bir türlü kendimize gelemedik. Evde bezgin bekir yatarken aklıma okulda Adil Hoca'nın bir sene önce önerdiği zencefil çayı geldi. Bir deneyelim dedik, tiryakisi olduk. Şimdi hemen her akşam hem zevk için içiyoruz hem grip aşısı niyetine.

Zencefil'in faydaları şöyleymiş efendim:
  • Zencefil krom, magnezyum ve çinko içeriyor. Bu maddeler sayesinde kan dolaşımını süper tutuyor, titremeler, yüksek ateş ve aşırı terleme durumlarında yardımcı oluyor.
  • Araba tutmasına bağlı mide bulantılarına yardımcı oluyor.
  • Gastrik ve panktreatik enzimlerin  salgılanmasını artırarak besinlerin daha iyi emilmesine sağlıyor.
  • Grip semptonlarının giderilmesini sağlıyor (ben şahidim)
  • Mide ağrı ve bulantılarında süper (buna da şahidim)
  • Minnesota Üniversitesi'nin bir araştırmasına göre yumurtalık ve kolon kanserini önlemeye yardımcı. Kanser hücrelerinin büyümesini yavaşlatıyormuş ya da ölmelerine yardımcı oluyormuş.
  • Öksürüğe birebir.
  • Bağışıklık sistemini güçlendiriyor.
  • Kas ağrılarını ve enflamasyonu geçirmeye yardımcı oluyor.
E daha ne yapsın?

Malzemeler
Orta ve işaret parmağınızı birleştirin, işte o kadar zencefil
1 limon
2 tatlı kaşığı bal
1 litre kadar su

1. Zencefili ve limonu soyup yıkıyoruz. 


2. Limonu kabuklarıyla beraber küçük küçük doğrayıp termosa koyuyoruz.


3. Zencefilleri bıdık bıdık olacak şekilde kesip termosa ekliyoruz.


4. 2 kaşık bal ve kaynar suyu ekleyip termosun kapağını sıkıca kapatıp, 15-20 dakika demlendiriyoruz.


5. Termosun düğmesine basarak koyarsanız bardağa, kapak süzgeç görevi de görüyor. 


Zencefil görüntüsünün aksine pek narin bir kök. Çok çabuk bozulabiliyor. Eğer hemen kullanmayacaksanız ya da Volkan gibi bir kilo zencefil aldıysanız, size tavsiyem kilitli buzdolabı poşetiyle buzluğa atmanız. Buzluğa koymadan önce kabuklarını soyun yalnız, yoksa donmuş halde soyması çok zor oluyor. Buzluktan çıkan zencefili hemen kullanabilirsiniz beklemenize gerek yok.

Biz başlarda daha az zencefil koyuyorduk, şimdi bu tariftekinden daha çok koyuyoruz. Tadına çok alışkın değilseniz az zencefille başlayıp, alıştıkça miktarı artırabilirsiniz.

Çay ne kadar uzun demlenirse o kadar lezzetli oluyor. Ben akşam yemeğini hazırlamaya başlamadan zencefil çayını demliyorum, yemekten sonra içiyoruz. 

20 Kasım 2013 Çarşamba

Biber öldürme

Bugün bizim çok sevdiğimiz, son derece basit ve hızlı yapılan bir yemek tarifiyle geliyorum. Biz bu yemeği ilk annemlerde yedik, ama kökeni Meline halam olabilir çok emin değilim. Et ve tavukla birlikte yan yemek olararak, ya da bol yaparsanız misafire sunmak için de leziz bir yemek. Benim bugün vereceğim miktarlar iki kişi için bir öğünlük.

Malzemeler
13-14 biber (benimkiler irili ufaklıydı, sizin hepsi uzun uzunsa 10 tane de olabilir)
3 domates
3 diş sarımsak
1 tatlı kaşığı ev yapımı acı sos (isteğe ve biberlerin acılığına bağlı)
Tuz
Zeytinyağı

1. Yıkayıp, çekirdeklerini çıkartıp oldukça iri (aşağıdaki kadar) doğradığımız biberleri tavada zeytinyağıyla bir yumuşayana kadar çeviriyoruz.


2. Kabuklarını soyup rondodan geçirdiğimin domatestleri biberlere ekleyip karıştırıyoruz.


3. Domasteslerin suyunu çekmesine yakın dövülmüş sarımsakları ekleyip karıştırıyoruz (benim sarımsaklarım köşeli çünkü buzluktan çıktılar).


4. Bir kaç dakika daha pişirip servis ediyoruz.

Volkan'ın "bu yemek buzdolabına girdiğinde tadı bozuluyor" gibi bir iddiası olduğu için ben günlük pişirmeyi tercih ediyorum, hemen tüketilecek şekilde. Bir de Volkan ekmek yerken suyuna ekmek banmayı çok seviyordu, siz hala ekmek yiyorsanız tavsiye ederim.