27 Mart 2014 Perşembe

Zeytinyağlı Enginar

Hep başka kıtaların malzemelerini bulması zor yemeklerinin tariflerini verecek değilim ya, bugün size hazır mevsimi gelmişken dünyanın en muhteşem sebzesinin tarifini vereceğim. Ben 22-23 yaşlarıma kadar enginar yemedim. O yaşlarda ilk yediğimde ise enginar yemeden geçen yıllarıma yandım. O tat, o lezzet... Senelerce kendimi bunlardan mahrum bırakmam affedilir gibi değil. 

Enginarın faydaları da pek iyi bilindiği için ayrıntıya girmiyorum. Ama karaciğerin en süper kankası olduğunu, sene de 40 enginar tüketmenin karaciğere aman da nasıl iyi geldiğini yazmadan edemeyeceğim. Ha bir de, şöyle bir faydası var enginarın, oldukça pahalı bir sebze olduğu için yemeğe misafir geldiğinde yaptığınız zaman havanıza hava katıp masanıza karizma getiriyor. Daha ne yapsın?


Malzemeler
1 büyük baş soğan
5-6 enginar (limonlu suda bekliyor olacaklar)
1/2 paket donmuş garnitür
1 limon
1 kahve fincanı zeytinyağı
1 çay bardağı kadar su (düdüklüde yapamayacaksanız daha fazla kullanın)
1 küp kesmeşeker
Tuz 
1 tutam karabiber

1. İlk iş soğanı halka halka kesip tencerenin dibine diziyoruz.


2. Limon suyu, tuz, karabiber ve zeytinyağının 1/3'ünü, şekeri ve suyu bir kavanoz iyice çalkalayarak karıştırıyoruz.


3. Enginarları limonlu sudan çıkartıp soğanların üzerine diziyoruz.


4. Üzerine garnitürleri atıyoruz.


5. Sosu ekliyoruz. Düdüklü tencerede fazla su kaybı olmadığı için  fotoğraftaki su miktarı yetiyor. Normal tencerede buharlaşma olacağından daha fazla eklemelisiniz.


6. Ben tefalin vitamin seviyesinde (en düşük seviye) 5-6 dakika ya da annemin deyimiyle kokusu çıkana kadar pişiriyorum. Normal tencerede biraz daha uzun sürüyor tabi ki, çatalla deneyip çatal rahat girince ocaktan alabilirsiniz. Enginarları tencereden alıp dizip içlerine garnitürleri koyduktan sonra tencerenin dibinde kalan suya zeytinyağının kalanını döküp iyice karıştırıyoruz ve bu suyu sos gibi enginarların üzerine dökerek servis ediyoruz.



Enginarı garnitürleri koymadan aynı tarifle pişirip içine garnitür yerine ayrıca hazırladığınız sarımsaklı ve yoğurtlu patlıcan salatasından koyarak da servis edebilirsiniz. Öyle de muhteşem oluyor.

25 Mart 2014 Salı

Çeşnili Salatalık ve Taze Sarımsak Salatası - 부추 오이 무침

Ay ay, nedense bugün giriş yapamıyorum yazıya. Üç dört kere yazdım sildim cümleleri. Sonunda yekten girmeye karar verdim. Efendim, bahar artık resmen geldiği için özlediğimiz bir takım sebze ve meyvelere kavuşmuş bulunuyoruz. Siz ne bekliyordunuz bilmem ama ben büyük bir heves ve heyecanla taze sarımsağın çıkmasını bekliyordum. Evlenene kadar ben taze sarımsağın sadece bir türü var, o da yeşil soğana benzeyen versiyonu sanıyordum ama meğerse öyle değilmiş. Bir de kabukları kurumamış taze baş sarımsak varmış ve Volkan'ın kitabında da taze sarımsak oymuş. Benim bugün vereceğim tarif Çin ve Kore mutfaklarında da çok kullanılan taze soğan versiyonuna ait. Yine bir Kore tarifi uyarlaması ve orjinal adı Buçu Oyi Muçim (부추 오이 무침). İlk defa dün yaptım ve biz bayıldık. Volkan bugün için tekrar sipariş verdi :).

Malzemeler
1 büyük salatalık
2 dal taze sarımsak
1 küçücük soğan
1 tatlı kaşığı pul biber (bizimki çok acı, siz dilerseniz artırın)
1 tatlı kaşığı susam
1 tatlı kaşığı bal (orjinal tarifte şeker vardı, öyle de deneyebilirsiniz)
1 yemek kaşığı susam yağı
1 yemek kaşığı elma sirkesi

1. İyice yıkadığımız salatalığı ince ince doğruyoruz. Benim kullandığım salatalık bayağı uzun ve inceydi. Fikir olsun diye aynısından bir tane koydum fotoğrafa.


2. Taze sarımsakların dıştaki sert kabuklarını temizleyip yıkıyor ve yarım parmak uzunluğunda doğruyoruz.


3. Soğanı ince ince doğrayıp az tuzla ovuyoruz.


4. Bütün malzemeleri bir kapta birleştirip iyice karıştırıyoruz.


5. Bir saat kadar bekletip servis ediyoruz.


Susam yağı miktarı ve kullanımıyla ilgili sorunlar yaşayanlar olmuş. Alırken lütfen yenebilir versiyonu olmasına dikkat edin. Cilt bakımı vs.için olanlar daha yoğun. Bir de zeytinyağı gibi tadı ve yoğunluğu markaya göre değişiyor. Benim kullandığımın kokusu da tadı da aşırı yoğun değil. Size tavsiyem ilk defa kullanıyorsanız azar azar koyup tadını alabildiğiniz noktada eklemeyi bırakmanız.

20 Mart 2014 Perşembe

Uzakdoğu usulü fırın somon

Blogger'ınız yeşil sahalarda fırtına gibi esmeye devam ediyor pek sevgili okurlar :) Bugün yine epey önce yaptığım, ama son halinin fotoğrafını çekmediğim için bloga koyamadığım, sonra tekrar yapıp fotoğraflayıp antin kuntin ruh halleri nedeniyle yazmaya üşendiğim bir tarifi paylaşacağım. Bu somon pek yumuş pek leziz ve çok katmanlı (ha ha çok karizmatik oldu) bir tada sahip. Dün tarife gelene kadar çok uzatmıştım, bugün hemen geçiyorum.

Malzemeler
2 dilim somon
1 yemek kaşığı bal
1 yemek kaşığı susam yağı
1 yemek kaşığı hindistan cevizi yağı
1 yemek kaşığı soya sosu
1 yemek kaşığı  kimçi suyu (opsiyonel yoksa dert etmeyin)
1 tatlı kaşığı balzamik sirke
2 yemek kaşığı beyaz şarap, sake ya da soju
1 tutam karabiber
1 tutam kırmızı pul biber (kimçi suyu koymadıysanız 2 tutam yapın)

1. Sos malzemelerinin hepsini bir kapta karıştırıyoruz.


2. Sosu, yıkadığımız somonlara masaj yaparak sürüyoruz ve dolaba atıyoruz beklemesi için. Ne kadar beklerse o kadar iyi ama ben genelde maksimum 1,5-2 saat bekletebiliyorum. Eve gekir gelmez hazırlayıp dolaba atıyorum ve Volkan eve gelene kadar bekletiyorum. Önemli nokta ne kadar bekletecekseniz bunun yarı süresinde somonların diğer tarafını çevirmeniz.


3. Marine olmuş somonları yapışmaz fırın kabına koyup önceden 200 derecede ısıtılmış fırında 15-20 dakika kadar pişiriyoruz.


4. Fotoğrafta gördüğünüz hale gelince afiyetle yiyoruz. Gördüğünüz gibi fotoğrafı çekilene kadar beklemeye dayanamayabiliyor insanlar :)


19 Mart 2014 Çarşamba

Spicy Emily

Yeşil sahalara yaptığım hızlı dönüşün rüzgarıyla, 2 hafta önce yaptığım yeni uydurma kurabiyemi sizlerle paylaşayım dedim. Bu tarif Emily için alternatif tatlar denemelerimden biri. Bundan önceki bir kaç tepsi çöpe gitti ne yazık ki ama sonunda başardım. Üstelik emily berry çok daha lezzetli oldu. Tarifte ana malzeme olarak kara buğday unu kullandım. Bu unu da İpek Hanım'ın çiftliğinden alıyorum ben, ama internette farklı yerlerde de mevcut. Daha önce kara buğdaydan yufka kullanarak yaptığım bir börek tarifi vermiştim ama o zaman karabuğday nedir ne değildir kısmına pek değinmemiştim. 

Karabuğday adının ima ettiğinin aksine buğdayla alakası olmayan bir tür tohum. Besin oranı pek yüksek ve gluten içermiyor. Yüksek oranda demir, protein, magnezyum ve lif içeriyor ve bu yönüyle vegan ve vejetaryanların tüketmesi çok faydalı. Şöyle de faydaları var: 

  • Doymuş yağ ve kolestrol içermediği, yüksek lif ve protein oranına sahip olduğu için kilo vermeye yardımcı. İçeriği sayesinde iştahı bastırmaya, kan şekerini kontrol etmeye, sindirimi kolaylaştırmaya ve kas oluşturmaya yardımcı oluyor.
  • Şeker hastalarının tüketmesi için uygun bir besin. İçindeki maddeler kılcal damar duvarlarını güçlendirip hemoraj riskini (kanın damar dışına sızması yazıyor ama doktor arkadaşlarım doğru mudur?) azalttığı için yüksek tansiyon ve diabet hastalarında inme ve kalp krizi riskini azaltıyormuş (anne!). Diabetlerde mikro vasküler bütünlüğü ve dolaşımı geliştirio sinir ve kas hücrelerine  ve böbrek fonksiyonlarına zarar gelmesini engelliyormuş. 
  • Kan basıncını düzenleyen ve damarları rahatlatan magnezyum açısından çok zengin.
  • B vitaminleri, özellikle niasin, folat ve B6 açısından zengin olduğu için kardiyovasküler sağlık için çok faydalı.
  • Manganez sayesinde kemik sağlığı için pek süper.
  • Karabuğday tritofan içeriyor ve bu madde daha mutlu bir ruh haline girmemizi sağlıyor ve depresyonu engelliyor (kendime not!)
  • Fosfor, magnezyum, demir, bakır, çinko ve manganez açısından zengin olması ve yüksek flavonoid içeriğiyle düşük hemoglobin ve tekrarlayan soğuk algınlıklarına karşı savaşıyor.
Daha da var faydaları çok ama artık gerisini araştırmayı size bırakıyorum.

Malzemeler
2 yumurta
1 bardak + 1 kaşık (tepeleme) un
1 çay kaşığı tarçın
1/3 çay kaşığı zencefil
1/3 kaşık karbonat
1 tutam tuz
1 tutam muskat rendesi
1 tutam çekilmiş kakule
1/3 çay kaşığı zerdeçal (tercihe bağlı)
6 kaşık hindistan cevizi yağı (erimiş, katıysa 3 kaşık)
1-1,5 avuç kuru üzüm
1 avuç kuru dut
2 yemek kaşığı bal (dut ve üzüm var diye ben az koydum, ben tatlı severim derseniz artırabilirsiniz)

1. İlk iş un ve kuru meyveler dışındaki bütün malzemeleri iyice karıştırıyoruz.



2. İkinci adımda unu ekliyoruz. Ben 1 bardak artık 1 kaşık kullandım ama bu miktar yumurta büyüklüğüne göre biraz değişebilir. Kulak memesi kıvamına yaklaşana kadar azar azar ekleyin. Normal kurabiyelere nazaran biraz daha yapışkan bir hamur olacak. Kuru üzüm ve dutları ekleyerek karıştırın.


3. Elinizde şekil vererek fırın kağıdı serilmiş bir tepsiye dizin.


4. 180 derecede önceden ısıtılmış fırından 13-15 dakika kadar pişirin. Aşağıdaki gibi göründüğünde çıkartın ve soğutun.


Yerken de suçluluk hissetmemenin sonsuz hafifliğinin tadını çıkarın :).

18 Mart 2014 Salı

Shiitake mantarı sote

Bugün size aşırı kolay ama bir o kadar da sağlıklı ve lezzetli üstüne bir de janjanlı bir tarifle geliyorum sevgili okur. Uzakdoğunun mantar dünyasına biricik katkısı, ramen ve noodleların pek muhteşem yancısı, Migros'un yeni transferi Shiitake mantarıyla karşınızdayım. Benim kendisiyle ilk tanışmam, Sushico'nun karidesli ramen'i sayesinde oldu (Ramen deyince anmadan geçemedim. Ah Naruto ah, seni bir daha ne zaman seyredebileceğim acaba?). Volkan'ın pek hazzetmeyip kendi tabağındakileri bana vermesiyle büyüyen aşkımız, bizim ramen ve türevlerini yemeyi bırakmamızla son buldu (Gene parantez, hep parantez ama önemli bilgi: Soba noodle karabuğday unundan yapılıyor. Sağlıklı bir alternatif olarak yiyebilirsiniz. Cihangir nunoodle'da var). Bir noktada koptuk birbirimizden, iletişimi kaybettik.
Geçenlerde yine çok okumalı ve sıkıntılı bir günümde eve giderken öğle yemeği için bir şeyler almak için Migros'a girdim. O da ne! Shiitake mantarları 100 gramı 2 liraya satılıyordu. Hem de Pangaltı'ndaki düdük kadar Migros'ta! Hemen atladım, aldım tabii. Bir paketten mantar çekmesi nedeniyle bir kişilik yan yemek çıkıyor ama ne yan yemek çıkıyor! Normalde ramen içinde sevmeyen pek biriciğim Volkan bile bayıldı. Faydalarına gelince:
  • Eritadenin sayesinde kolestrolü düşürüyor.
  • Düzenli olarak yenmesi bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Bu mantarlar lentinan diye bir madde içeriyorlar ve bu arkadaş da bağışıklık sistemimizin hastalık ve enfeksiyonlarla daha etkin bir şekilde savaşmasını sağlıyor.
  • Bu lentinan kişisi üstüne bir de kansere karşı kanser hücrelerinin büyümesini ve yayılmasını engelleyerek ve kanser hücrelerini parçalayan bir proteinin üretilmesini sağlayarak koruma sağlıyor. Özellikle gastrik kanserlerde etkiliymiş.
  • Demir oranı çok yüksek.
  • Düşük kalorisi ve yüksek lif oranıyla diyetteki herkesin dostu.
Malzemeler
2 paket shiitake mantarı
3-4 diş dövülmüş sarımsak
Tuz -kara biber
Zeytinyağı

1. İlk olarak mantarların saplarını çıkartıp şapkalarını iri iri doğruyoruz.


2. Zeytinyağımı hafifçe kızdırdığımız tavaya mantarları atıp kavurmaya başlıyoruz.


3. Mantarlar küçülünce sarımsak, tuz ve karabiber ekleyerek bir kaç dakika daha kavuruyoruz. Sonra hemen hop, afiyet olsun.


Yazamadığım arada zatüre oldum, depreştim, dağıldım, şimdi yeni toparladım. Gün itibariyle lezzetli ve sağlıklı yaşamaya ve dolayısıyla blog a geri döndüm. Umuyorum yeni saçmalıklar çalmaz kapımı.