12 Şubat 2014 Çarşamba

Kimçili Pilav - 김치 볶음밥

Bugün bir süredir ara verdiğim Kore yemeklerine geri döneyim dedim ve sizlere son derece alçakgönüllü ve bir o kadar leziz bir yemek tarifi vermeye karar verdim. Kimçili pilav (김치 볶음밥)  ya da Korece isminin türkçe okunuşuyla kimçi boggımbab Amerikan tabiriyle comfort food olarak tanımlanabilir. Hani yağmurlu bir günde biraz da keyifsizken yemek isteyeceğiniz, ya da yurtdışına gittiğinizde özleyeceğiniz türden bir yemek. 

Kore mutfağında da genelde Uzakdoğu mutfaklarında olduğu gibi pilav çok önemli. Kimçi ise Kore'ye has bir sofra olmazsa olmazı. Benim babam sofrada ekmek olmazsa yemek yediğinden bir şey anlamaz misal, Koreliler de kimçi ve pilav olmadan böyle hissediyorlar (ben de izlediğim dizilerin ve programların yalancısıyım). Kimçiyi, çin marulundan yapılan Kore usulü lahana turşu olarak tarif ediyorum ben. Genelde kimçi denince çin marulu versiyonu akla gelse de, turp, taze soğan, taze sarımsak gibi pek çok sebzeden yapılabiliyor. Über lezzetli olmasının yanı sıra sağlık için de çok faydalı. A, B ve C vitaminleri açısından çok zengin ve lactobacilli isimli sağlık bir bakteri içeriyor ve Candida gibi zararlı bakterilere karşı pek savaşçı. Ayrıca kansere karşı savaşan pek çok antioksidan ve flavanoid içeriyor. 

Malzemeler
1 kase esmer pirinç pilavı (ben bir gün önceki yemekten kalanı kullandım)
1 küçük soğan
1 avuç kadar kimçi
1/2 kabak (opsiyonel)
1 yaprak yosun (opsiyonel)
Kırmızı biber
1 yemek kaşığı susam yağı
Zeytinyağı

1. İlk önce yosun yaprağını tavaya hiç bir şey koymadan pişiriyoruz. Yosun normalde siyaha yakın bir renge sahip, piştikçe yeşilimsi bir renk alıyor ve biraz (çok az) şeffaflaşıyor. O noktada hemen alıyoruz ateşten ve bir kenara koyuyoruz. 


2. Kimçileri ufak ufak ama dişe gelecek şekilde doğruyoruz.


3. Bıdıcık doğradığımız soğanları kavurup üzerine kimçiyi ekleyip kavurmaya devam ediyoruz.


4. Kimçiler şeffaflaşmaya başlayınca küp küp kestiğimiz kabakları ekliyoruz.


5. Sebzeler pişince pilavı ekliyoruz ve üzerine isteğe susam yağı ve acı seviyorsanız pul biber ekleyerek iyice karıştırıyoruz.


6. İlk adımda pişirdiğimiz yosun yaprağını  ince ince kesip pilava ekliyor ve karıştırıp afiyetle yiyoruz.


  • Biz kimçiyi gaya kore lokantasından alıyoruz. 1 kiloluk kimçi 20 tl idi en son. Bir iki kere evde de yaptım, Korece öğretmenim öğretmişti sağolsun :), ama bu ara pek mümkün olmadığı için satın alıyoruz.
  • Bu yemek eski kimçiyle daha güzel oluyormuş. Ben geçenlerde aldığımız ve bir gece dışarıda unuttuğumuz için (alkol bütün kötülüklerin anası) yumuşamış ve fazla fermente olmuş kimçiyi kullandım, süper oldu.
  • Bu yemekte kullandığım yosun yaprağı nori idi. Yani Japon usulüydü, hani suşiler de kullanılandan. Koreliler yosun yaprağına gim (김) diyor. Gim noriye göre daha ince ve daha lezzetli bence. Ben bu yemekte sevgili Çağrı'mın italyadan getirdiği noriden kullandım. Süslü şarküterilerde (Nişantaşı'nda Nilüfer Hatun İlkokulu'nun ordakinde gördüm misal) satılıyor.
  • Normalde bu yemeğe kore usulü biber salçası diyebileceğimiz goçucang (고추장) da konuyormuş. Ama bende olmadığı için koyamadım. 


11 Şubat 2014 Salı

Ispanak Kökü Kavurması

Geçen haftaki Ankara seyahatimin ilk gününde, pek sevdiceğim Deniz'le birlikte Pancar diye bir meyhaneye gittik. Ortam, müzik her şey süperdi bir de üstüne mezeleri inanılmaz lezizdi (aşırı tavsiye ediyorum, sevgili Ankaralılar). Mezeler bitmeye yüz tutunca, "Ara sıcak ister misiniz" diye gelen garsonu kıramadık ve ege otları kavurması istedik. Aman tanrım o nasıl bir lezzet, hala tadı damağımda! İstanbul'da neden böyle yerler yok diye söylene söylene döndüm evime. Döndüm dönmesine de, hem ege otları kavurmasının tadı damağımda kaldı, hem de Volkan yemedi diye içime dert oldu. Sonra aklıma annemin geçenlerde teyzeme aldığı ıspanak köklerinden bahsedişi geldi ve ben de madem ege otum yok, ıspanak kökü yapayım ege usulü dedim. Annemden aldığım bir kaç tüyo sayesinde de enfes oldu (bir ege otları kavurması değil, ama yine de). Volkan'ın görünce "Aaa bu da ne?" diyeceğinden çok emindim, ama o "Aaa ıspanak kökü mü yaptın, çok severim" diyerek beni şaşkınlıktan şaşkınlığa sürükledi. Meğerse eskiden annem çok yaparmış. İnsan her gün yeni bir şey öğreniyor. :)

Malzemeler
1 paket ıspanak kökü (Migrosta paket satılıyor, manavlarda da oluyormuş)
1 orta boy kuru soğan
1 kase büyükçe kase yoğurt (manda yoğurdu kullandım ben)
Kırmızı biber, tuz
Zeytinyağı
5-6 diş sarımsak (isterseniz daha çok, daha az)

1. Kökleri ilk önce uzun uzun yıkıyoruz. 10 dakika kadar sirkeli sıcak suda bekletip, sonra teker teker yıkıyoruz. Benim gibi çitileme eğilimideyseniz bir kaç su daha yıkayıp rahatlayabilirsiniz. Paketinde yıkanmış yazıyor ama aldanmayın. 

2. Önceden kaynamış suya atıp kök kısımları yumuşayana (ama ölmeyene) dek haşlıyoruz.


3. Haşlanan kökleri renkleri böyle güzel pembeli yeşilli kalsın diye buzlu suya atıyoruz.


4. Soğanı çeyreklik dilimler halinde kesiyoruz.


4. Soğanları yumuşayana kadar kavurup, sudan çıkartıp sıkarak fazla suyunu attığımız kökleri ekleyerek kavurmaya devam ediyoruz.


5. Tuzu ekleyip soğan ve kökler tek vücut olana kadar kavurmaya devam ediyoruz.


6. Sarımsakladığımız yoğurdu köklerin üzerine döküp, zeytinyağı ile yaktığımız (yakmak derken, yakmıyoruz, pişiriyoruz) kırmızı biberle servis ediyoruz.


10 Şubat 2014 Pazartesi

Karabuğday yufkasından börek

Evet evet, kabul ediyorum, son zamanlarda biraz boşladım blogu. hani bazen tek istediğiniz uyumak olur ya, kolunuzu kaldırasınız gelmez, ondan oldum biraz. Vitamin alsam iyi olacak belli ki.

Evet işte karşınızda geçen hafta reklamını yaptığım kara buğday yufkasından börek. Biz yiyip bitireli çok oldu, nerden baksanız 3 hafta, ama ancak yazabildim işte. Yufkaları Görgün istedi diye almıştım, sonra görüşüp vermek mümkün olmayınca Volkan'a bayram sevinci yaşatayım deyip, kıymalı börek yaptım. Gluten miktarını minimuma indirdiği için hoş olmakla beraber, İpek Hanım'ın çiftliği ile yaptığım yazışmalar sonucunda öğrendim ki, için de tam buğday unu az da olsa bulunuyor. Yani çölyak hastalarına, en azından İpek Hanım'dan gelenler uygun değil. İpek hanımdan gelen maile göre: 
"karabuğdaydan  yufkada  çavdar, tam  buğday  unu ve  karakılçık  unu  kullanılıyor . glüten  oranı  çok düşük  ama  sıfır  değil ..mayasız "

Glutenden uzak durmaya çalışanlar veya uzak durmak zorunda olanlar, seçimi size bırakıyorum. Evde kendim yufka yapmanın yolunu bulamadığım sürece benim için ayda yılda bir kaçamak yapmak için normal yufka yerine tercih edilecek bir yufka olacak.

Malzemeler
3 kara buğdaydanyufka
400 gram az yağlı kıyma
1 büyük soğan
1 bardak keçi sütü
2 yumurta
1/2 bardak zeytinyağı (tepsiyi yağlamak için bir miktar daha)
Karabiber, tuz
Üzeri için susam

1. Öncelikle soğanı bıztlayıp, pembeleşinceye kadar pişiriyor ve tuz karabiber ve kıymayı ekleyerek kavuruyoruz.


2. Bir kapta yumurta, süt ve zeytinyağını iyice çırpıyoruz.


3. Tepsiyi yağladıktan sonra ilk yufkayı aşağıdaki gibi serip üzerine karışımdan döküyoruz.


4. İkinci yufkayı kıvrım kıvrım bir şekilde yerleştirip tekrar karışımdan döküyoruz.


5. İkinci katın üstüne kıymayı boca edip yayıyoruz ve üzerini 3. yufka ile kapatıyoruz ve karışımdan döküyoruz.


6. En altta kalan yufkanın kenarlarını paket kaplar gibi kapatıyoruz ve üzerine karışımın kalanını döküp ve susamı serpiyoruz.


7. Önceden 180 derecede ısıtılmış fırında üzeri kızarana kadar pişiriyoruz.


Aynı tarifi vejeteryan versiyonu için  ıspanakla ya da pırasa ile de deneyebilirsiniz.

Eğer normal yufka kullanacaksanız, 3 yerine, 2 kat kıymanın altına 2 kat üstüne olacak şekilde 4 yufka ile yapın.

Karabuğday yufkası normal yufkaya göre çok daha sert ve kuru, o yüzden sütlü yağlı yumurtalı karışımı koyarken elinizi korkak alıştırmayın, yufka ıslansın.

Biz üzerine tabii ki sarımsaklı yoğurt koyarak yedik. Yakışıyor, tavsiye ederim.