13 Şubat 2018 Salı

Annemin pancar salatası

Merhaba Dünya!

Uzun bir aranın ardından (3 sene kadar) yeniden karşınızdayım. Bu üç sene de hiç yemek yapmadım mı? Yaptım. Hatta yaptığım yeni yemekleri bir gün buraya yazarım umuduyla fotoğrafladım bile. Ama sonra ne yaptım? Unutup teze daldım. Evet, biliyorum hoş olmadı bu yaptığım, hatta bazen ayıp bile oldu -bazı yemekler çok şahaneydi çünkü-.

Ama şimdi tez bitti, doktor oldum. Blogun adını "doktordan yemek tarifleri" mi yapsam diye düşünüp kendime kendime bıyık altından güldüm. Ve dün yaptığım annemin pancar salatasıyla yeşil sahalara bordo bir dönüş yaptım (eğer Harry Potter eşofman altın 1 gün önce yırtılmamış olsaydı, Quidditch sahalarına döndüm de diyebilirdim. Ama yırtıldı. Çok kalbim kırık).

Her zamanki gibi önce pancarın faydalarıyla başlayalım:

1. Pancar arkadaşımız aşırı güzel renginin yanısıra 
B vitaminleri, demir, manganez, bakır, magnezyum ve potasyum deposu olarak da göz dolduruyor.

2. Pancar nitrat açısından zengin. Bu ne olduğu hakkında pek de fikrim olmayan maddeyi (enzimi?) bedenimiz nitrik okside çevirip damarlarımızı rahatlatıp genişleterek besinlerin ve okijenin süper şahane taşınmasına olanak sağlıyormuş. Bu da daha iyi bir dolaşım, daha düşük tansyion anlamına geliyor(muş). Nitrat oksit ayrıca staminayı artırıp daha iyi performans sağladığı için pancar suyu sporcuların pek sevdiği bir şahaneymiş. Üstüne birde beyine, özellikle de frontal loba giden kan akışını artırarak kafamızın da daha iyi çalışmasını sağlıyormuş. Tez yazarken bu kadar canımın çekmesine şaşmamalı.

3. Pancar ayrıca bir bitki alkaloidi olan betain ve B-vitamini folatı açısından da zenginmiş. Çok havalı evet. Bu iki arkadaş kandaki homosistein seviyesini düşürüp kalp ve damar sağlığımızı koruyormuş. 

4. Pancarın içindeki betain karaciğerde yağ birikmesini azaltıyor hatta önleyebiliyormuş. Evet, sözüm sana Volkan.

5. 
 Pancar bol miktarda betalain bulunuyormuş. Bu arkadaşlar antioksidan ve antienflamatuvar olarak iş görüp kalp hastalığı, obezite ve kanser gibi kronik arkadaşlara karşı savaşıyormuş. Ayrıca pancara o muhteşem rengi veren betakyanin kanserojen maddelere karşı korunmakta yardımcı oluyormuş.  

Gelelim annemi  mükemmel pancar salatasına. Bu salatayı çiğ pancardan da yapabilirsiniz. Haşlama kısmını es geçmeniz yeterli. Biz ailecek pişmiş seviyoruz.

Malzemeler
1 kilo pancar
1 kase ceviz
2 limonun suyu
Zeytinyağı
Tuz


1. İlk iş pancarların kök kısmını ve kabuklarını soyuyoruz. Pancarlar aşağıda gördüğünüzden daha büyükse tavsiyem ikiye bölerek haşlamanız. Aksi takdirde dışları çok yumuşuyor ama içleri pişmiyor. Bir de ben haşladıktan sonra daha zor geldiği için, kabuklarını önden soyuyorum. Bir takım değerli vitaminlerin kaybına sebep oluyordu eminim. Siz ben üşenmem diyorsanız, kabuklarıyla haşlayın.



2. Pancarlara üzerlerini  geçecek kadar su koyarak haşlıyoruz.





3. Pancarların orta kısmına bıçağı rahatlıkla sokabildiğiniz anda tamamdır, hemen sudan çıkarın. Benim gibi ay yemekten sonra, çok açık deyip kaynar suda bırakırsanız pişmeye devam edip biraz fazla haşlanırlar. Aman diyim. Sudan çıktıktan sonra ister bekleyerek, ister soğuk suyla şoklayarak soğutun pancarları ve rendeleyin.




4. Sonrası çok basit. Limon, zeytinyağı, tuz ve kırık cevizleri ekleyip karıştırın. Pek leziz, pek şahane.




Postun başından beri pancarın muhteşem renginden bahsediyordum. Soyarken ve rendelerken ellerinize de geçecek ama merak etmeyin hemen çıkıyor.

6 Nisan 2015 Pazartesi

Karabuğday Pilavı

Daha önce burada kısmi bir karabuğday tarifi vermiştim, bugün daha aleni bir karabuğday tarifiyle karşınızdayım. Bu tarif biricik Deniz'imin kinoa pilavından esinlenildi.

İlk yeterlilik sınavı döneminde ders çalışmaktan psikopata bağladığım için karnımızı abuk subuk dışardan yemeklerle doyurmuş ve sonunda dışardan yemek yemek fikriyle bile midemiz bulanır hale gelmiştik. İkinci yeterlilik sürecinde aynı hatayı yapmamaya ve özel bir durum olmadığı sürece evden yemek yemeye karar verdik. Bunu başarabilmek için de, her zaman 21 çeşit yemek yapmak gibi boynumuzdan büyük işlere kalkışmamayı ve yemekleri basit tutmayı uygun gördük. Hala biraz vaktim varsa elimin ayarı kaçıyor kabul diyorum ama sıkışık durumlarda yemek söylemektense karabuğday ya da kinoa pilavı ve yanında yoğurtlu günü kurtarabiliyoruz.

Karabuğdayın faydaları ise şöyle:
-Yüksek kaliteli ve kolay sindirilebilir bir protein kaynağı.
- 54 olan glisemik indeksi sayesinde kan şekerini uzun süre aynı tutmayı başarıyor.
-İç organları temizliyor ve güçlendiriyor. Kronik ishal tedavisi için faydalı.
-Çok hızlı büyüdüğü için kimyasal maddelerle haşır neşir olmasına gerek kalmıyor.
- Gluten içermiyor ve tahıl sınıfına girmiyor.
-Rutin diye bir antioksidandan bol miktarda içeriyor. Bu arkadaş özellikle damar sağlığı için pek faydalı.

Malzemeler
1 su bardağı karabuğday
1 su bardağı su
1 kuru soğan
1/2 paket dilimlenmiş mantar
2 orta boy domates
1 avuç kadar doğranmış kuru domates
2-3 yemek kaşığı dilimlenmiş zeytin
1 kapya biber
1-2 diş sarımsak
zeytinyağı ve tuz, pul biber ve kekik

1. İlk iş, karabuğdayları güzelce yıkıyoruz.


2. Yarı piyazlık doğradığımız soğanları kavuruyoruz.


3. Rende ya da rondo ile kaynaşmış domatesleri ekliyoruz.


 3. Mantar, kapya biber ve kuru domatesleri aşağıdaki boyutlara getiriyoruz. Sarımsakları soyup dövüyoruz.


4. Zeytinlerin çekirdeklerini çıkartıp minik minik  doğruyoruz.


5. Bütün sebzegilleri tavada kavuşturuyor ve biraz pul biber ve tuz ekleyerek bir süre kavuruyoruz.


6. Karabuğdayları da cümbüşe ilave edip, bir bardak sıcak ilave edip karıştırıyoruz.


7. Kaynayınca altını kısıyor ve suyunu çekene kadar pişiriyoruz (kapak kapalı tabi). Altını kapattıktan sonra biraz demlendirip servis ediyoruz.


Hem pek sebzeli, hem pek lezzetli, yanında yoğurtla özellikle çok doyurucu bir öğün oluyor, tavsiye ederim :).

28 Mart 2015 Cumartesi

Avokado salatası

Bugün cumartesi, belki çıkıp alışveriş yapar, akşama değişik bir şeyler yapmak istersiniz dedim, size bir guakamole çakması olan dünya kolayı avokado salatası tarifimi yazmaya karar verdim.

Kasım ayında, ilk yeterlilik sınavı sürecide aldığım 87645 kiloyu vermek için diyetisyene gitmeye başlamıştım.  Diyetisyenin verdiği reçetelerden birinde bir akşam yemeğinde yarım avokadolu salata yemem gerektiği yazıyordu. Daha önce defalarca avokado yemeyi denemiş ve zerre hazzetmemiş biri olarak bu menüyü göz yaşlarıyla karşılamıştım açıkçası. Fakat sonradan anladım ki, önceki tecrübelerimde ham avokado yemeye çalışıp pek de şaşırtıcı olmayacak bir şekilde başarılı olamamışım. Avokadoyu böyle yımış yımış olmadan yememek gerekliymiş. Neyse efendim, o gün ben yarım avokadolu salatayı yedim, ve geriye 1,5 avokado kaldı. Kalanlardan da yılbaşı akşamı çeşit olsun diye atmasyon bir guakamole türevi yaptım. O gece çok tutulunca da tarif, sizlerle paylaşmaya karar verdim.

Buyrun avokadonun faydalarına:

1. Feci besleyici. 100 gram avokadoda günlük ihtiyacımızın %26'sı K vitamini, %17'si C vitamini, %14'ü potasyum, %14'ü B5, %13'ü B6, %10'u E vitamini var. Ayrıca az miktarda magnezum, manganez, bakır, demir, çinko, fosfor, A vitamini, B1, B2 ve B3 içeriyor. Bir ben eksiğim.
2. Kalp sağlığına faydalı yağlar ve yüksek miktarda lif içeriyor.
3. Kolestrol ve trigliserid seviyelerinin dengelenmesine yardımcı oluyor.
4. Bitkisel gıdalardan aldığımınız besin maddelerinin emilimini artırıyor.
5. Göz sağlığı için önemli Lutein ve zeaksantin maddelerini içeriyor.
6. Kanserle ve kemoterapinin yan etkileriyle savaşıyor.

Malzemeler
1 olgun avokado
1 orta boy soyulmuş çekirdekleri çıkartılmış domates
1 küçük soğan
3 diş sarımsak
1/2 limon
tuz, pul kırmızıbier

1. Olgun ve yumuşak avokadoyu ortadan ikiye bölüyoruz, Çekirdek bir tarafta kalıyor.


2. Avokadonun içini bir kaşık yardımıyla sıyırıyoruz.


3. Avokado ve sarımsakları rondoya atıp biraz bıztlatıyoruz. Çatalla da ezebilirsiniz ama bana bu daha kolay geldi.Bir de bu şekilde daha krema gibi oluyor.


 4. Soğanı (ya da soğan büyükse yarım soğanı) küçük küçük piyazlı doğrayıp tuzla ovuyoruz biraz. Çok değil ama, cılkı çıkmasın.


5. Kabukları soyulup, çekirdekleri çıkartılmış domatesi de ince ince doğruyoruz. Çekirdekleri salata sulanmasın diye çıkartıyoruz.


6. Pul biber, limon ve diğer bütün malzemeleri güzelce karıştırıp servis ediyoruz.


Biz rakıyla da, şarapla da denedik, meze olarak pek güzel oluyor. Ayrıca sandviçlerinizin içine sos olarak da sürebilirsiniz. Afiyet olsun :)

22 Mart 2015 Pazar

Baharatlı Kabak

Yazıya enerjik bir giriş yapmaya çalışıp, ilk 3 giriş cümlemi sildikten sonra, her zamanki gibi neysem o olup bodoslama girmeye karar verdim. Bugünün yemeğini 3-4 ay önde uydurdum, o zamandan beri hiç bir şey yapasım olmayan günlerin, canım sebeze yemek istiyor benim öğünlerinin ya da of çok yorgunum mızırdanmalarının kurtarıcısı oldu. Çok basit, çok leziz, pek sağlıklı. Haydi hop:

Malzemeler (2 kişi için)
2-3 ince kabak
3 diş sarımsak
1 tatlı kaşığı (silme) kimyon
1 tatlı kaşığı kırmızı pul biber
1 çay kaşığından az zerdeçal
1/2 çay kaşığı kara biber
İsteğe göre tuz, zeytinyağı
süslemek için biraz dere otu - şart değil

1. İlk olarak kabakları iyice yıkayıp, kabuklarını soymadan küp küp doğruyoruz

2. 1 çorba kaşığı kadar yağla kavurmaya başladığımız kabakların üzerine baharatları boca edip karıştırıyoruz.


.3 Kabakların olmasına yakın dövülmüş-ezilmiş- rendelenmiş, artık nasıl tercih ederseniz yıvırtılmış sarımsakları ekleyip karıştırıyoruz.

4. Kabakları bir tutam dere otuyla servis ediyoruz.


Kabakların dolaptan çıkışından sofraya gidişine kadar geçen süre 15 dakika. Yoğurtla da pek leziz oluyor.

23 Şubat 2015 Pazartesi

Kuru Börülce Salatası

Aylar yıllar oldu göremez olduğum pek sevgili, biricik ve dünya tatlısı Hop Diye okurları,

Yine, yeni, yeniden bloguma bir dönüş yapıyor olmam, depresyonumun bitişine bir işaret olsun diye umuyor ve depresyona girmeden bir kaç gün önce yazacağıma dair pek tatlı Pınar arkadaşıma söz verdiğim Kuru Börülce salatasının tarifiyle yeniden ışıltılı blog sahnelerinde yerimi alıyorum.

Egeli bir annenin kızı olarak, börülcenin kurusunun da yaşının da pek sevildiği ve tüketildiği bir evde büyüdüm. Öncelikle, her çeşidi ayrı güzel, fasulyeler sınıfından bu nadide besinin faydalarından bahsetmeyi kendime bir borç bilirim.

- Lif açısından son derece zengin. Yani hem kolestrole, kalp sağlığına faydası var, hem de sizi tok tutarak kilo kontrolüne yardım ediyor.
- Yarım bardak kuru börülce, 239 mg. potasyum içeriyor. Bu sayede tansiyonunuzu dengede tutuyor ve kalbinizi koruyor. bir de üstüne kas ve kemik sağlığı için faydalı.
-Börülce yağ ve kalori oranı düşük bir besin maddesi. Yarım bardak börülce 100 kaloriden az ve 1gram kadar yağ içeriyor.
-Eğer et tüketmiyorsanız, börülce protein ihtiyacınızı gidermek için iyi bir alternatif. Yarım bardağında 6.7 gram protein bulunuyor.
-Börülcenin demir oranı da pek leziz, yarım bardağında 2.2 mg demir bulunuyor.

Ben bir paket kuru börülceyi toplu halde bir gece suda bırakıyorum, sonra ertesi gün süzüp yıkadıktan sonra, tam pişmeyecek kadar haşlıyorum. Süzüp, soğuttuğum, yarı pişmiş kuru börülceleri de buzdolabı poşetlerine iki su bardağı kadar ölçerek buzluğa atıyorum. Bu sayede az zamanın olan günlerde börülce salatası yapmak ortalama 10 dakikamı alıyor. Tavsiye ederim.

Malzemeler
- 2 su bardağı pişmiş kuru börülce
-1 küçük kuru soğan
- 1/4 demet dere otu
- 1/2 demet maydanoz
- 1 kırmızı (kapya biber)
- 1 limon
- 1 yemek kaşığı nar ekşisi (isteğe göre artırabilirsiniz)
- 1 tatlı kaşığı sumak
- 1 çay kaşığı tuz
- Su
- Zeytinyağı
1. Buzluktan çıkardığımız börülceleri, buzları çözülsün ve pişme işlemleri tamamlansın diye (buzluğa yarı pişmiş atmıştık ya) sıcak suya atarak biraz haşlıyoruz.

2. Börülceleri süzüp tabağa alıyoruz, üzerine ince kıyılmış maydanoz ve dereotunu, minik minik doğradığımız kapya biberini ve minik doğradığımız ve tuzla masaj yaptığımız kuru soğanı ekliyoruz.


 3. Önce zeytinyağı, sonra sumak, nar ekşisi ve son olarak limon suyunu ekleyerek salatayı karıştırıp servis ediyoruz.

Afiyetli, keyifli yemekler dilerim efenim.

27 Kasım 2014 Perşembe

Zeytinyağlı Pırasa

Efendim, bugün sizlerle tam da mevsimi olması  ve dün pek sevgili arkadaşlarımdan birinin "E ama hep Kore, nerede bizim güzelim zeytinyağlılarımız" diye serzenişte bulunması nedeniyle (evet, lafım sana Caner :)) dünyanın en hızlı ve hop diye hazırlanan zeytinyağlı yemeklerinden birini paylaşmaya karar verdim.

Bir kimyonlu limonlu pırasa (KML) olmasa da, pek leziz ve şahane bir yemek olan zeytinyağlı pırasanın kankasından üstün olan tarafı piştikten sonra dolapta daha uzun dayanması ve hatta KML'nin aksine piştiğinin ertesi günü daha leziz olması. Pırasanın muhteşem faydaları hakkında bilgi sahibi olmak isterseniz KML tarifine bakabilirsiniz, orada uzun uzun anlatmışım :).

Malzemeler
1 kilo pırasa
3 orta boy havuç
1 limonun suyu
Tuz
Zeytinyağı

1. Pırasaları ve havuçları güzelce yıkadıktan ve temizledikten sonra havuçları az ince (zar gibi değil, az dişe gelecek şekilde doğruyoruz)


2. Pırasaları başparmak boğumu uzunluğunda doğruyoruz.

 3. Havuçları az zeytinyağıyla renkleri çıkana (yani yağın rengi turunculaşana) kadar kavuruyoruz. Dilerseniz havuçları kavurmaya başlayıp, pırasaları o arada doğrayabilirsiniz, aşağı yukarı pırasaların doğranması bittiğinde havuçlarda hazır oluyor. Doğramaya dalıp karıştırmayı unutmayın ama :)


4. Pırasaları da havuçlara ekleyip biraz daha kavuruyoruz. Renkler ne kadar şahane değil mi?


5. Hafifçe yıvırlamış pırasa ve havuç arkadaşlığına limon suyu, tuz ve su  ilave ediyoruz. Su resimdekinden fazla olmasın, düdüklüde yapacaksanız eğer, daha da az koyun lütfen.


6. Düdüklüde yapıyorsanız benim gibi , altını kıstıktan sonra maksimum 5 dakika daha pişirin. Normal tencerede yapıyorsanız eğer, pırasalar pişince ocaktan alın ve yemeğin üzerinde 2 kaşık zeytinyağını gezdirerek karıştırın (hatırlarsanız kavurma için çok az zeytinyağı kullanmıştık, işte bu nedenle. hatta dilerseniz kavurma işlemini su kullanarak da yapabilirsiniz.) Afiyet olsun :)


Not 1: Önümüzdeki bir kaç günü dünyanın en kolay kış yemeklerini yazmaya ayırdım. Alengirli şeyler bekleyenleriniz varsa, sınav sonuçları açıklanana kadar beklemelerini rica ediyorum.

Not 2: Birde pırasa kardeşimizin kereviz, havuç ve patatesle birlikte üç silahşörleri oynadığı leziz bir zeytinyağlı türlü var (patates burada Dartanyan), sonra onun tarifini de vereceğim. Öperim.

26 Kasım 2014 Çarşamba

Kore Usülü Turp Salatası - 무생채

Pek sevdiğim ve özlediğim Hop Diye ahalisi, nasılsınız? Son yemek tarifimin üzerinden tastamam 8 ay geçmiş. Umuyorum bu 8 ay sizler için benim için olduğundan daha sağlıklı ve daha şahane geçmiştir. Bin bir ayrı sebepten mutfaktan aylarca uzak kalıp sevgili annemin ve teyzemin yemekleriyle beslendiğimden kelli, blog da derin bir sessizliğe gömüldü. Neyse artık geri döndüm ve cuma günü 2 saatte 6 çeşit yemekle mutfak sezonunu açtım. Başlangıç tarifi olarak da dünyalar basiti, gerçekten blogun şanına yaraşır, hop diye yapılabilen bir yemeği seçtim.

무생채 (Musengçe), yani benim deyimimle kore usülü turp salatası, tam çevirisiyle turp kıymıkları, daha önceki tostlardan da hatırlayacağınız yan yemeklerden (bançan - 반찬) biri. Geçen hafta yeterlilik sınavının bitişini (geçişimi değil, sadece sınavın artık bitmiş olduğu gerçeğini) kutlamak için gittiğimiz pek sevgili ve nadide Kore lokantası Gaya'da yedik ve biricik be daha da nadide sevdiceğim Volkan da, ben de çok beğendik. Gerçekten çok ferah ve taze bir lezzete sahip. İsterseniz sadece pilavla (tam kore usülü :)), isterseniz diğer yemeklerin yanında servis edebilirsiniz.

Ben burada Kore turbu (무 - mu) bulamadığım için birebir aynı olmasa da benzer bir doku ve tada sahip olan ve menşei manavdan manava değişen (kimine göre Çin, kimine göre Japon) Çin turbuyla yaptım. Görünürdeki farkları aşağıdaki gibi. Normal patlıcanla bostan patlıcanı karşılaştırmasına benziyor.
                 

Hem şeker kullanmadığımız, hem de turp pek tatlı pek leziz olduğu için orjinal tarifte olan şekeri kullanmadım. Çin turbunun faydalarına gelince:

- Bağırsakları çalıştırıyor.
- Kalorisi çok düşük, yüksek miktarda su içeriyor.
- Çok iyi bir antioksidan
- Bol bol, C vitamini, B6, demir, magnezyum, bakır, kalsiyum, lutein ve beta karoten içeriyor. Nefis.

Evet, bu kadar uzun bir girişten sonra buyrun tarife.

Malzemeler
1 adet Çin turbu
2 dal yeşil soğan
2 diş sarımsak
1 yemek kaşığı sirke
1 tatlı kaşığı tuz (mümkünse deniz tuzu)
1 tatlı kaşığı kırmızı biber
1 tatl kaşığından biraz az susam

1. İlk işi turbu yıkayıp soyuyoruz.

2. Turbu kibrit çöpü gibi, belki az daha kalın doğruyoruz.


3. Sırım gibi incelmiş turp arkadaşların üzerine tuzu atıyor, iyice karıştırıp, süzgeç üzerinde bir 5 dakika kadar dinlenmeye bırakıyoruz.


4. Turpları sıkarak fazla sularını atıyor ve sonra ince ince kıydığımız taze soğan, dövdüğümüz sarımsak ve yukarıda bahsi geçen diğer bütün saz arkadaşlarıyla birlikte karıştırarak (bu aşamada kibarlığı bir kenara bırakıp elinizle karıştırmak daha şahane bir sonuca ulaşmanızı sağlayacaktır) servise hazır hale getiriyoruz.



Not: aslında daha çok fotoğraflı bir post olması hedeflenmişti, ama kısmet :)